Kadınlarda kısırlık sorunu
Hamileliği önleyen sebeplerin yaklaşık % 50-55'i kadınlarla ilgilidir.
Çiftler doktora gittiği zaman önce erkeğin spermi sayılır çünkü bu işlem kadınlarla ilgili yapılması gereken işlemden çok daha kolayca uygulanabilir. Erkek spermi sayımı, hamileliği önleyen sebebin yaklaşık % 40-45'ini ortadan kaldırılır. Geri kalan % 50-55 ise kadın ile ilgili sebeplerdir.
Kadınların incelenmesinde ilk olarak nasıl gebelik oluştuğunu anlatalım: Kadının gebe kalabilmesi için her ay yumurtalığından bir adet yumurta üretmesi, bu yumurtanın yumurtlayarak yumurtalık kanalına düşmesi, bu yumurtanın kanalda ilerlemesi, burada sperm ile buluşması ve sonra döllenmesi gereklidir. Bu döllenen yumurta ki biz buna embryo diyoruz, yumurtalık kanalının hareketleri ile rahme doğru götürülüp rahim boşluğuna bırakılır ve daha sonra da embryo rahmin duvarına yapışarak gebeliği meydana getirir.
Dolayısı ile bir kadının hamile kalabilmesi için yumurtalıklarının olması, yumurtasının olması, yumurtlayabilmesi, yumurtalık kanalının yumurtayı ve spermi bir araya getirebilecek şekilde açık, aktif ve çalışabilir halde olması, yumurtanın döllenebilir olması ve döllenen embryonun da yine sağlıklı bir yumurtalık kanalı yardımı ile rahme götürülmesi gerekmektedir. Rahim duvarının belli bir kalınlıkta ve normallikte olması ile embryo rahim duvarına tutunur. Kadında yaptığımız testlerde genellikle bu bölgelere tek tek bakıyoruz.
Önce kadının yumurtlayıp yumurtlamadığına bakıyoruz. Bunun için kadının adetinin yaklaşık 10. gününde başlayan ve 2-3 günde bir devam ederek, 16-17. gününe kadar sürebilen ultrason tetkikleriyle yumurtlama takibi yapılmaktadır. Bu takipte sağ veya sol yumurtalıktan bir yumurtanın çıktığı ve bunun büyüdüğü sonra yumurtlayarak kaybolduğu izlenir. Bu izlenmezse kadında bir yumurtlama sorunu var demektir ki bununla ilgili özel tedaviler gerekir. Bugünkü yazımda özellikle yumurtlama ile ilgili sorunlara dikkat çekmek istiyorum.
Kadınlar genellikle 28-30 günde bir adet olurlar, bunun düzenli olması çoğu kez yumurtlamanın olduğuna dair bir kanıttır. Yine de böyle olgularda ultrason ile takip esnasında yumurtlama olmadığı ortaya çıkabilir.
Düzensiz adet olan kadınlarda ise yumurtlama ya olmamaktadır ya da değişik günlerde olmaktadır. Bu da karı-kocanın doğru günü bulmasında zorluğa yol açar. Bu şekilde gebelik gecikebilir veya olmayabilir.
Kadınların yumurtladığı gün genellikle iki adet arasındaki günden 14 gün çıkarılarak bulunur. Örneğin 30 günde adet olan bir kadın 30-14=16. günde, yani adet başladığından sonraki 16. günde yumurtlar. 16. günden 4 gün çıkarıp 2 gün de ekleyerek yani 12. gün ile 18. gün arası kadının döllenmeye müsait günleri olarak kabul edilir. Kadın 26 günde bir adet oluyorsa yani bir adet başından diğer adet başına kadar 26 gün geçiyorsa 26-14=12. günde yumurtlama olur, 12-4 çıkarıp 2 de eklersek 8 ile 14. günler arası bulunur. Demek ki 26 günde bir adet olan bir kadın adet başlangıcından itibaren 8 ile 14. günler arası döllenebilir. Bu hesap düzenli adet olanlarda geçerlidir. Ancak düzensiz adet olduğu zaman tabii ki bu günlerde ciddi sapmalar olacaktır ve bu yüzden de karı-kocanın doğru günü bulmasında güçlük çekilecektir. Bu durumlar ultrasonla saptanmak ile birlikte aynı zamanda kanda bakılan bazı yumurtlama hormonu seviyeleri ile de kesinleştirilir ve kişiye yumurtlamayı uyarıcı ilaçlar verilir.
Yumurtlamayı uyarıcı ilaçlar genellikle her ay 5 gün kadar verilmekte ve ultrason ile yumurtlama takibi yapılmaktadır. Yapılan takip sonunda yumurtlama gerçekleşmezse ilacın dozu günde 2'ye, 3'e hatta günde 4'e kadar çıkabilir. Bununla da olmazsa iğnelere geçilir. Yumurtlama tedavilerinde genellikle % 75-80 civarında başarı elde edilebilmektedir.
Geçmiş yıllarda her sabah kadının ateşine bakılması ve bunu kağıda yazması şeklindeki yumurtlama takibine artık rağbet edilmemektedir. Bu, hem çok vakit ve gayret gerektirir hem de çok kesin değildir. Günümüzde en geçerli yumurtlama takibi ultrasonla olmaktadır.
Yumurtlama bozukluklarının içinde özel bir grup vardır ki buna polikistik over (PCO) hastalığı diyoruz. Bu hastalıkta beyinden yumurtlamayı gerçekleştiren 2 tane temel hormondan bir tanesi (LH) diğer hormondan (FSH) daha yüksek salgılanmaktadır. Bu bir devamlı yumurtlayamama hadisesi oluşturur. Bu bünyesel bir olaydır, ergenlikle birlikte başlar ve menopoza kadar devam eder. Kalıtım ile ilgisi vardır. Son yıllarda bu hastalığın şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıkları, kolesterol ve bazı kanser olaylarını da arttırıcı etkisi olduğu düşünülmektedir. PCO teşhisi ultrason yardımı ile ve kandaki hormonlar ile kolayca anlaşılabilir. Bu kişilerde düzensiz adete ek olarak şişmanlık, yağlı cilt, sivilce, saç dökülmesi ve yüzde tüylenme artışı gibi bulgular da görülebilir. Bu gruptaki kadınlar özel kliniklerde kadın doğumcu, dahiliyeci ve cildiyeciden oluşan ekipler tarafından değerlendirilir ve en doğru yaklaşım bulunur. Bu kişilerin de yumurtlamaları haplar veya iğneler ile gerçekleştirilebilir. Bazı zamanlarda ise laparoskopi denilen bir ameliyat ile yumurtalıklarda açılan değişik delikler yardımı ile yumurtlama oluşturulabilir.
PCO hastaları yumurtlama uyarıcı ilaçlar ile fazla uyarılırsa yumurtalıklar çok büyüyüp şişebilir ve ciddi sağlık sorunları yaşayabilirler. Onun için bu tarz kişilerin uzmanlar tarafından gelişmiş kliniklerde takibi tavsiye edilir.
Mother&Baby- Kadın Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Teksen Çamlıbel
loading...
Yorum Yazınız